Pazartesi, Şubat 13

Senin Derdin Ne Garson?


Sezar az önce bıçaklanmış, kanları Roma sokaklarında gezintiye çıkmıştı. Bahar güneşini yeni fark etmiş çiçekler doğum sancılarıyla nebatatı titretmişti. Ayakkabısındaki yırtığı gören adam, çıplak olduğunu düşünüp telefon kulübesine girip havanın siyahlara bürünmesini beklemişti. Amerika'daki son Kızılderili kabilesinin üyeleri barış çubuklarını gömüp topraklarına son ağıtını yaktıktan sonra evrendeki miadını tamamlamıştı.


Yaşadığımız bu gezegen acıya tanıklık etmekten yorulduğunu belli edercesine dengesiz hareket etmeye başlamıştı. Ve bunların farkında olmayan biri çıkıp “Garson nerede kaldı benim siparişim ulan!”  diye bağırdığında, Sezar, doğum sancısı çeken çiçekler, ayakkabısı yırtık adam, Kızılderililer ve dünya şaşırmış "Evren oluşumunu tamamladığı günden beri böyle bir acıya, böyle çözümsüz bir derde tanıklık etti mi acaba?" diye kendilerine sorduktan sonra, güneşin batışını izlemek için dağıldılar dertlerine ceplerine koyup. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder