Çarşamba, Nisan 25

Kerpiç Kerpiç Üstüne Kurdum Utancı!



Utanç 1961'den 1989'a kadar Berlin Duvarı adı altında hayat buldu. En az Japon savaş aleti katana kadar keskindi. Bir sabah Berlin toz duman. Bakmışsın ki duvar yıkılmış. İyi de olmuş. Ama utanç, zulüm, kötülük, hayvaniyet duygusu kendine yeni bir yapı bulmakta çok hızlı davrandı. Adını da Batı Şeria Duvarı yaptı. Üstelik Berlin'dekinden çok daha bir uzun şekilde. İsrail'in işgalini onaylayan, ölümü, acıyı, gözyaşını saçan bu duvara ne oldu da ses çıkmadı. Berlin Duvarı gece-gündüz beni yıkın diye çığlık mı attı da yıkıldı? Filistin'deki duvarın dili mi yok? Yoksa dilinden mi anlamıyoruz? Ya da denize girmeden kulağımıza su kaçmasın diye tıkadağımız şeyi çıkarmayı mı unuttuk? Acının dili, dini, rengi varmış meğer.

Pazartesi, Nisan 9

Sence Ne Olacak?


Eski bir atasözü der ki: "Bir insana balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek daha iyidir." Çok doğru. Ama şöyle bir durum var. Olur da bir gün hepimizin balık tuttuğu nehri gelir de biri satın alırsa ve bize balık tutmayı yasaklarsa ne olacak? Ya da güzel giyinimli, göbekli, gülüşünden attığı adıma kadar evet ben parayım, paranın babasıyım diyen biri nehrimizin kenarına fabrikasını kurarsa ne olacak? Fabrika atıklarıyla beraber nehir zehirlenirse, balıklar zehirlenirse ve biz zehirlenirsek ne olacak? Ne bileyim ne olacak.

...

Cumartesi, Nisan 7

Ölürsen Bitersin Dostum

 
Bir insanın vadesi dolup dünyaya açık gözleriyle son bir bakış atıp öldüğünde, yaşadığı zaman diliminde onun adıyla anılmış arzular ve sözler de ölür mü?

Bildiğim bir şey varsa Yukarı Orinoco Yerlilerinin geleneğinde, ölen kişi adını kaybeder. Ölen kişinin yeşil muz çorbasına ya da mısır şarabına karıştırılan küllerini içerler ve bu törenden sonra bir daha hiç kimse onun adını anmaz. O artık başka bedenlerde, başka isimlerle gezer, arzular ve söyler. 

Bildiğim bir şey daha varsa, Türk Yerlilerinin geleneğinde ölen kişinin adı yücelir. Meftanın ardından helvalar yapılıır, gözyaşları dökülür. İsmi dillerden düşmez. Arzuları arzularımız, düşünceleri düşüncemiz olur.  Nefes aldığı dönem içersindeki beş para etmez ismi, düşünceleri, arzuları yine beş para etmez bedeninde şaha kalkar.
 
Yukarı Orinoco Yerlileriyle karşılıklı birer sigara içmek çok iyi olurdu. E tabi mısır şarabı ya da yeşil muz çorbasını içmemek şartıyla.

...

Çarşamba, Nisan 4

Belki Başka Bir Yaşamda


Eğer penceremden perdeler süzülüyorsa dışarı 
ya da  müzik sesleri yükseliyorsa
ya da sigara dumanı kovalıyorsa sinekleri
zilime basma,
kimseye verecek bir hayalim yok 
dünyanın en çok konuşulan adamı olmaya
ya da izafiyet teorisini çözmeye çalışmıyorum 
gözüm hiçte yükseklerde değil
sadece biraz daha hayatta kalmak için 
akrep ve yelkovanla savaşıyorum 
bu yüzden telefon numaramı tuşlama,
kapıma kulağını dayadığında 
televizyon sesi geliyorsa
ya da flüt sesi 
ya da ıslık 
hemen uzaklaş ordan
beklemeden bir taksi çevir 
ve öndeki arabayı takip etmesini iste,
sebebi yok hiçbir şeyin
sen değilsin, ben değilim
camın açılmasına
bedava ekmek kuyruğunda 
bekleyen muhtaçlar gibi sevinen 
sinekler değil, 
saçların, ayakların
nefesin, sesin 
giremezler içeri 
Sahra Çölü'ne kar yağasıya kadar
ay güneşten daha parlak olana kadar
ve elbette ki kıyamet kopana kadar..