Çarşamba, Ocak 30

Her Zaman Olduğu Gibi


Az önce insanlığı tabuta koyduk
selası bile verilmeden
toprağın yüzü ekişidi
bana bunu neden yapıyorsunuz
der gibi
yeraltı kapattı ışıklarını
sessizliğe davet etti herşeyi
ağaç kökleri en acıklı
ağıtlarını yaktı,
yağmur gözyaşlarıyla
eşlik etti
ve biz verdiğimiz sözleri
ekmeğin arasına koyup
birer birer yedik
dürüstlüğümüzle beraber
her zaman olduğu gibi

...

Cuma, Ocak 25

Golün Adı: Darulaman


Aylardan Temmuz. Yer: Afganistan. Önceden güzelliğiyle bu kurak alanı şenlendiren, yıkık dökük, terkedilmiş Darulaman Sarayı şimdi elinde bastonla hayata tutunan yaşlı amcalara benziyor. 

Rivayetlere göre, Darulaman Sarayı bu hale gelmeden önce, mahalle maçları burada yapılırmış. Bu maçların ardından galip gelen takım, Afganistan Milli Takım kampına davet edilip, izlenirmiş. Yetenekli olanlar kampta kalmaya devam ederken, diğerleri Darulaman Sarayı'nın önüne gider yeni sezonun başlamasını beklermiş idman yaparak.

Amerika'nın 2001 yılında Afganistan'ı işgal etmesinden sonra hiç mahalle maçı oynanmadı.Çünkü Afganistan'da mahalle kalmadı. Amerika,oyunu hiçbir kurala uymadan oynadı. Hiçbir komite, "Hoop! Dur bakalım ahbap" demedi. 

Şimdilerde dünyanın belki de seyrini değiştirebilecek yıldızlar, rakip mahallenin oyuncularını mezarlarında anmakta. Toprağa dokunup ağlamakta. Vahşeti gerçekleştirenlere, beddualar savurmakta ve "zalimler için yaşasın cehennem" naraları atmakta.

...

Perşembe, Ocak 24

Düşünme, Düşersin

O çayının yarısına, ben kolamın sonuna gelmiştim. Birbirini kovalayan dakikaların ardından, o kudretli ağzından düşünme kelimesi fırlayıverdi. Düşünmeden kolamın sonunu getirdim bende. Ağzımı sildim ve bir sigara yaktım.

Her şey benden bağımsız hareket ediyordu. Herkes bayraklarını birbir dikiyordu hücrelerime. Ben sigarama devam ediyordum. O ise, birliklerini birbir çekiyordu bedenimden.

Çayını hala bitirmemişti. Yüzü gibi olmuştu çay. Buz gibi. Garson akbaba gibi dolanıyordu etrafımızda. Güven deposu taşmak üzereyken, bir çay daha kakalamak için geldi yanımıza. İstemedik.

Düşünmüyordum. Sigaramı küllüğe bastım. "Gidiyorum" dedim. Hiçbir şey demedi. Lügatında bana yer yoktu. Kalktım masadan hiçbir şey demeden. Beynimi sandalyeye bıraktım. Sağa döndüm ve yeni bir başlangıca start verdim. Her adımda beynim yeniden doğuyordu. İyi de oluyordu. Ve her zamanki şey oldu.  Midem beynimin temellerini atıyordu. İlk tuğlayı da döner yerken koyuyorduk, cebimizdeki sigaranın verdiği rahatlık duygusuyla.

...

Pazar, Ocak 13

Olmasak da Oluruz!

Gereksiz hayallerin kurulduğu bir gecenin ortasındaydık. Hayatta tek bir çivi bile çakamamışken, kurduğumuz medeniyetlerin haddi hesabı yoktu. Her çakmak sesinde birini öldürüp, birini yaşatıyorduk fütursuzca. İnsan hayallerle yaşar düşüncesinin ırzına geçmek üzereydik. Belki de yapmışızdır.

O gün, bir çok insanın hayatını kurtardık, nefes aldırdık, büyüttük, yaşattık, öldürdük. Cevapsız kalan tüm soruların üzerine, cevaplanamayacak bir çok soru ekledik. Çok fazla sigara içtik. Bunları yaparken, demiri döven ustanın sertliği ve kararlılığı vardı üzerimizde. Çelişkilerle çekişip durduk.

Cengiz, otobüs beklerken tanıştığı kızı anlattı uzun uzun. 3 dakikalık koca bir hayat kurmuştu. Sitem etti "dudaklarımı onurlandıran bu gece sizinle içtiğim sigara olmamalıydı" diye. Ve birbiri ardına gelen küfürler, restleşmeler ve durulmalar...

Kısacası, kendi hayatlarımızda bir bok olmayı becerememişken, başkalarının hayatlarında bir bok olmayı yine çok iyi becerdik.

Uyku gözlerini zehirlemeye başladıysa panzehir arama. Zevk al.

...

Perşembe, Ocak 10

Parasal Mide Aktiviteleri!


Atkımın yokluğunda 
yürürken ellerim ceplerimde
bozuk paralarımın sesi 
onurlandırdı parmak uçlarımı
midemin çığlıkları eşliğinde
depar attım Usain Bolt'a 
inat ekmekçiye
ve kimsenin sahip
olamayacağı 
hediyeyi verdim mideme 
iki somun ekmekle

...

Salı, Ocak 1

Kafamı Tamirciye Götürmem Gerek!

Rutin kelimesini hayatıma sokalı uzun zaman oldu. Sosyal yaşantım, bir sabah ansızın yatağımdan kalkıp gidiverdi. Üstelik yanağıma bir buse kondurmadan. Özlemiyor değilim. Kendimi Nikola Tesla kadar çaresiz hissediyorum. Beynim, İstanbul-Varşova hattında çalışan pilot gibi hep aynı güzergahta, aynı koordinatlarda gidip gelmekte.

Hayatın bu kötü günleri birbirni kovalarken, bir de yetmiyormuş gibi sigaraya zam geldi. Bi dalımız vardı, ona da sürekli balta vuruyorlar. Sigara öldürürmüş. Bu ülkede açlıktan ölenler var azizim. Biraz ilgi, alaka lazım. Neyse. Susuyorum küfürlerimi fişekleyip, birilerine fırlatmadan. Bi' sigara daha yakıyorum. Hatta gidip bi' paket daha alıyorum.


Eski günlerin anısına. Konya/2010