Pazartesi, Nisan 30

Kadınlar ve Kedisiz Evler



İğrenç bir yayının ardından evime koşarak geldim
ve hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım 
nükleer bombaların dansını izlemiş gibiydim
Tanrım, dedim, gitmeliyim buradan!
bisikletime atlayıp anlamsız bir parktan 
Moda Sahili'ne bir misket gibi süzüldüm 
sarhoşlar, piçler ve güzel kadınlar vardı
bisikletimi park ettim ve battaniyemi
çimlerin koynuna doğru serdim
gecenin sonuna dek adını sormadığım bir kadın geldi
oturabilir miyim, dedi
elbette, dedim, otur! 
saçları samba yapan dansçılar gibi cezbediciydi
sabaha kadar konuştu 
ve ben de sanat filmi sıkıcılığında dinledim 
gecenin sonunda anlamını yitirmiş kelimeleri andıran 
bir odada buldum kendimi
kedin var mı? diye sordum ve can alıcı bir cevap aldım, hayır! 
o an dünya yörüngesinden çıkmalıydı 
ya da katiller hakkında şiirler yazmalıydık
gerçekten kedin yok mu? dedim
saçlarını toplayıp bir sigara yaktı 
ve 
kedim yok, dedi gülerek 
beni şu an, sigaranı söndürmeden vurmalısın tatlım, dedim
anlamadığı çok belliydi
koşarak evden çıktım 
bir çorbacıya gidip sert bir çorba sipariş ettim 
ve bir güzel içtim
sonrasında eve doğru yol aldım 
marullarını satamayan yorgun bir manav sahibi gibiydim 
kapıyı açtım ve nükleer resitalin tüm hızıyla devam ettiğini gördüm 
Tanrım, diye haykırdım saat 07:52