Salı, Şubat 26

Uzatılan Son Dal ve Bilindik Son



"Biliyorum, fazla vaktim yok yaşamak için. Nefesim, senin elindeki oyuncak tabancanın elinde. Oyun tüm gerçekliğiyle devam ediyor. Sen polissin, ben suçlu. Kötüyüm ve teslim oluyorum. Petrol varillerimizi az önce, diğer adamlar geldi aldı. Evimizi dün ikindi vakti hediye olarak sunduk. Babam o sıra evdeydi, son vakit namazını kılıyordu ve sunduğunuz özgürlüğün tadını çıkardı. Abim futbola çok düşkündür. Sizin yollamış olduğunuz havan topuna gelişine vurduğu için bir bacağı yok. Sanırım sıra bana doğru hızla geliyor. Bu çiceği al. Elimde kalan tek şey bu. Belki çocuğuna babamın, abimin ve benim hikayemi anlatırsın. Sonra ona armağan edersin."

Pazartesi, Şubat 11

Hayata Bak!

Arnavut kaldırımları bile ilk yağmurda paçalarımıza tecavüz ederken şerefsizce, biz neyin peşindeyiz?!

Perşembe, Şubat 7

Krokimin Esrarı

 Duyuyor musun dışarıdaki sesleri? Kornaları, bağırışları. Aç pencereyi hemen. Duydun değil mi kornayla karışık "En büyük bizim asker" naralarını. İşte bunu diyorum. Eğer birgün kapına Doğan markalı arabalarla gelip "Benimle olur musun?" diye bağırırsam, sakın bana "evet" deme. Çünkü, büyük bir şevkle, yürekle, onurla, iştahla askere gidenler, ocağın ilk günü, küfürler edip, kaçmanın krokisini çizmeye başlıyorlar. En çok özlediği kişinin yanına, annesinin yanına.

....

Salı, Şubat 5

Ya Sen?


Akreple yelkovanın ölümüne savaştığı anlardan bir tanesiydi. Elimde şarjörü doldurulmamış eski bir silahla, nişan alıyordum. Gözlerimi kapatıp, ölümü haketmiş birini indiriyordum. Bazen gözünden vuruyordum, bazen de götünden. Kovboy edasıyla silahı işaret parmağımda döndürüp, belime yerleştiriyordum. Kahraman vasfını kendime sıfat olarak koyduğumda, hemen sigara yakıp poz veriyordum. Kimse anlamıyordu. Kurşunlar yağdıran, ocaklar söndüren gözlerim bu sefer dünyanın en iyi fotoğrafçısı oluyor, sanatsal onlarca fotoğraf çekiyordu. Deklanşörümün teklemeye başladığı anlarda yatağıma yatıp, silahım ve sanatım olan gözlerimin, kapama tuşuna basıp yatıyordum.

Dedem güne başlamanın en iyi yolu yüzü yıkamak değil, sigara yakmaktır derdi hep. Dedemden kalan tek nasihattı ve onun hakkını veriyordum. Aynı zamanda arkadaşına günaydın demenin en ateşli ve dumanlı yolunda emin paketlerle yola devam ediyordum.

Şehrin kalbine doğru giderken, kalp sıkışmalarım şiddetini arttırıyor ve nefesimde elektirik kesintileri oluyordu. Hemen bi' telefon kulübesine girip, suni tenefüse başlıyordum. Heyhat! bu kulübede, kaç insan annesinin nefesinin tükendiği, köpeğinin çalındığı, sevgilisi tarafından aldatıldığı haberini aldı kim bilir. Bilinmez ama tahmin edilir.

İnsanlar yapamadıkları şeyi merak eder ve hayaller kurar. Bazen tam anlamıyla yapamaz ve imitasyon yollara iter kendini. Bi' arabam olsa da efkarımı şu karşı dağın yamacında sigaramla yaşasam dediğim çok oldu. Ehliyetim olmadığı için, go-kart pistine gittim birgün. Kimsecikler yoktu. Motoru en sağlam arabayı istedim. "Eşin yok mu?" dedi bana. "Eşim olur musun?" dedim. Afalladı. "Rakibim ol" dedim. "Tamam" dedi. Başladık ve yenildim. İnmedim arabadan. En keskin viraja doğru hızla sürdüm. Bastım frene ve çektim kenara. Bi' sigara yaktım. Yanıma geldi. "Ne yapıyorsun" dedi. "Kaybettim ve efkarımı yaşıyorum arabamı süremediğim karşı dağın yamacına bakarak" dedim. "Ya sen?"

...