Cumartesi, Ocak 2

Yanlışlıkla Asım'ı Öldürdüm


Yıllarca ölüm ve hastalıkla korkutulduk. Toplumun çizdiği daire içindeki kurallar zincirinden bir adım dışarı çıktığımızda "Yapma çocuğum hasta olursun. Gitme çocuğum kaybolursun. İçme çocuğum ölürsün!" gibi bir çok tepkiyi kucağımıza döktüler ve bizden bunları ayıklayıp, kalan belirlenmiş iyilerle idare etmemizi istediler.

26 yaşındayım. Sigaraya üniversite 2. sınıfın ikinci döneminde başladım. Sigara gibi birçok şeyle hayatımın belli evrelerinde tanıştım. Hiçbiri bu kadar güzel başlangıç olmadı diyebilirim. Çoğu kişiye göre başladığım şey, bitişimin ateşi. Kamu spotları, yaşam koçları, yeşilaycılar... Bırakmazsan öleceksin diyor. Sigara içmek, bir çok zaferin tadını veremeyeceği zevkli bir kaybediş öyküsüdür. Çoğu kişi bilmez bunu. Üzücü.

Bir gün evde odamda kitap okurken babam içeri girdi:

- Ne yapıyorsun gel de balkonda sohbet edelim.
- Ne yapayım be baba kitap okuyorum.
- Ne kitabı, kimin?
- Bukowski. Ölüler Böyle Sever.
- Nasıl severmiş ölüler?
- Böyle severmiş.

Tam bu sohbet devam ederken, babamın gözü masadaki sigaraya takıldı. Eline aldı ve "La oğlum bu ne?" dedi. E tabi gerildim epey. "Ee şey sigara işte baba. Valla az içiyorum." dedim utana sıkıla. "Ya onu demiyorum. Bu ne? Böyle sigara mı olur? Adamı öldürmez süründürür bu" dedi. Sonuçta babana sigara yakalatıyorsun. Eşek herif ben sana sigara al diye mi para veriyorum demesini filan beklersin. Öyle olmadı. "Oğlum içeceksen adam gibi sigara iç. Kaçak sigaralar çok kötü oluyor. Bunu içeceğine hiç içme daha iyi. İşini bitir de balkona gel hadi. İki muhabbet edek camiye gideceğim sonra zaten" dedi ve kapıyı kapatıp gitti. Bende kitabı yatağa bıraktım, sigarayı da çantaya koyup yanına gittim. Biraz sohbet edip camiye gitti. Camiden dönüşte Marlboro (kırmızı) almış bana. "Ciğerlerin bayram etsin al" deyip verdi. Babam o sıralar sigara içmiyordu. Bırakmıştı. 1 sene önce kadar tekrar başladı. Şimdi birbirimizden sigara alışverişi yapıyoruz.

Neyse, "içme, ölürsün" de kalmıştık. Bu söz benim için babamla yaptığım o sohbet sonrası tarih oldu. Artık "nasılsa öleceğim, daha fazla içmeliyim" düşüncesinde sabitledim kendimi. Hiçbir şey olacağı yok. Hayatınız da söylemleriniz de yalan. Yalan atmayın, çarpılırsınız!

Yıllarca ölüm ve hastalık yalanıyla korkutulduk. Saçmalık! Zaten bizde çok umursamadık. En azından ben hiç umursamadım. Çocukları, gençleri böyle içi boş şeylerle korkutan ansiklopedik büyükler neden insanla korkutmadı? Korkulması gereken ölüm değil, hastalık değil, sigara hiç değil! Korkulacak tek ve yegane şey insan ve insanın ürettikleri. Korkutacaksanız şayet birilerini, insanı sömüren insanla korkutun, insanı yok eden insanla korkutun, insanı yeyip bitiren insanla korkutun. İnsan; doğar, yaşar ve ölür! Yalan. İnsan; doğar, biraz çocuk olarak yaşar, sonra ellerine kelepçe takılır köle olur, daha çok köle olur, çok daha fazla köle olur, sonra azad olur. Hem zaten ölmedik mi ulan adım adım, kalem kalem, nefes nefes. Kira fiyatlarına bakıp ölmedik mi, faturalara bakıp ölmedik mi, lokantaların önünden geçerken ölmedik mi, otobüse binerken ölmedik mi, sevdik ölmedik mi, sevilmeyip ölmedik mi, yok sayılıp ölmedik mi, var olup ölmedik mi?  Defalarca farklı farklı oluşan olaylar karşısında ayrı ayrı ölmedik mi? Kimi neyle korkutuyorsunuz? Ölüyü ölümle mi korkutuyorsunuz? Siktir oradan!

Aslında ben buraya geçim sıkıntısı yaşayan ve kira fiyatlarının yüksekliği karşısında şaşkına dönen Asım'ın hikayesini yazacaktım. Ama az önce Asım öldü. Hikaye de öldü. Allah rahmet eylesin. (Amin)

...