Perşembe, Ocak 12

Bana Gülersen Bebeğim



Bana gülersen bebeğim,
Belki Fransız İhtilali'nin tarihini hatırlayabilirim
Hümanist olur, sevgiye övgüler yağdırabilirim
Ama yine de gülleri koparma taraftarı değilim.

Bana gülersen bebeğim,
Komşumuz Nezaket Teyze komadan çıkabilir.
Oğlu, Nezaket Teyze için şiirler yazıp ünlü olabilir.
Ama iş saati bu yazdıklarımı Yakup Abi görse bana oldukça kızabilir.

Bana gülersen bebeğim,
Filistin'deki duvarın, Berlin'deki duvardan çok daha acımasız olduğunu anlayabiliriz.
Belki İsrail yaptıklarından utanabilir,
Rachel Corrie'nin İsrail tanklarının önündeki muazzam duruşu insanlara ders olabilir. 

Bana gülersen bebeğim,
Sabri'nin açtığı ortalar yerini bulabilir.
Guiza'nın vurduğu şutlar, gol olmasa bile kaleyi tutabilir.
River Plate tekrar Arjantin Birinci Ligi'ne çıkabilir. 
Belki Real Madrid Barcelona'yı yenmeyi.. yok bebeğim bu olmaz, neyse..

Bana gülersen bebeğim,
"Siz bizim çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?" sorusunu sorabilirim.
55 kiloda dünya vucüt şampiyonu olabilirim
Eğer gaza gelirsem Mike Tyson'a seni kulağını ısdırrım bile diyebiliirim.

Bana gülersen bebeğim,
Çakal Carlos'un yeni isminin Salim Muhammed olduğunu öğrenebiliriz.
Belki onu Fransa'daki cezaevinden kaçırabilir, evimizde misafir edebiliriz.
Fransa'ya Ermeni Yasa Tasarısı yüzünden küfürler edip, Cezayir'i bağrımıza basabiliriz.

Bana gülersen bebeğim,
İnsan hakları bildirgesinin, Şeyh Edebali'nin öğütleri yanında bir hiç olduğunu görebiliriz.
Bu düşüncemiz yüzünden insanlar bize dinci diyebilir, ceblerimizde takke ve tesbih arayabilir ya da çantalarımızda güllü yasin.
Bu ırkçı yaklaşımı insanlar kendi aralarında, özgürlük için yaptıklarını iddaa edebilir. 

Bana gülersen bebeğim,
Ayağımızdaki Harley Davidson botlar ve götümüzdeki Levi's pantalonlarla emperyalizme lanet okuyabiliriz.
Coca Cola'ya karşı Pepsi'yi tercih edebilir,
Mc Donalds'da Amerika ve İsrail'e sövebiliriz. 

Bana gülersen bebeğim,
Bende sana gülerim,
Benim arkadaşlarım ve senin arkadaşlarında güler.
Mehmet Ali'de güler. Bu arada bebeğim o bir yazar ve çevresi çok geniş bu sayede bütün insanlar gülebilir. 

Bana gülersen bebeğim,
Birer sigara yakıp keyifle tüttürebiliriz.
Birbirimize şarkılar söyleyebiliriz.
Sesimin iğrençliğine aldırmadan türkülerimi çığırır yüreğini dağlayabilirim.
Ve bende sana gülebilirim bebeğim..

Çarşamba, Ocak 11

Bazen Olur Böyle Şeyler!


Yolda yürüken çalıyordu. Seni gördüğümde solo devam ediyordu. Sana bakıp sigarayı yakıp içime çektiğimde çoktan ortasına gelmiştim şarkının. Şarkı bitti sende gözden kayboldun. Şarkı değişti ama sen değişmedin. Bir süre dinlemedim hiç, seni de görmedim. Organize çalışıyordunuz sanırım. Gülümsedim.

Yine yolda yürümeye devam ediyorum. Başka bir şarkı çalıyordu ama. Seni gördüm hemen açtım şarkımızı. Sen bilmesende bizim şarkımızdı artık. Beni bu konuda haksız çıkarmadığın için teşekkürler.

Ucuz bir numarayla tanıştık. Tanışma sırasında sözleşme imzalamadık tabi. Boş mukaveleye imza attık zaman ve paranın yazmadığı. Kapital gülüşmelerden ikimizde yoksunduk çünkü. Ne kadar hoş değil mi?

Arkadaşlığımızın arkadaşlık düzeyinde kalıp kalmayacağını sorgulamadan arkadaş olduk. Düzenli idman niteliğindeki görüşmelerimiz bizi sonuca adım adım götürüyordu. Şarkımız hala çalıyor duyuyor musun?

Görüşüyorduk. Artık yapbozun parçalarını doğru yerlere koyup bir şekil çıkarmaya başladık bedenlerimizde. Kişiliklerimizin hangi kriterleri uyuşuyor bunları bulmaya çalıştık hep olumsuzlukları görmezden gelerek ve belki hata yaparak. Bardağı  ağzına kadar doldurup, bardağın dolu tarafından bakma oyununu oynadık ağzımız enselerimeze vararak.

O değilde görüşmediğimiz günlerde şarkıya kaptırıp kendimizi sigaranın parmaklarımızı yakmasıyla irkilişlerimizi anlatıp gülüyorduk kahkalarla. Arka masadaki elemanlar rahatsız oldu sanırım! Hadi dışarı çıkıp sigara yakalım. Çakmak var değil mi? Hah çok güzel yak bi' tane!

Her şey iyi hoşta ne zaman kendin olmaktan çıkıp, başkalarının şekillendirdiği bir kalıba girme girişimine -ki bu niyet göstergesi olabilir- başladığın an değişiyor her şey. Burda bi' hoop! demek gerek. Şarkıyı kapatalım mı? Kafam çekmiyo -bahaneler başlar-...

Fazla tekrar iyi değildir. Monotonluğa, sıradanlığa, miskinliğe, yavaşlamaya, koy gitsinlere sürükler adamı. Şarkıyı çok mu dinledik? Sana dedim ben başka şeyler açalım diye! Sesimi yükseltmedim!

Artık saate baktığımızda akreple yelkovanın savaşını izliyoruz. Sende farketmedin küçük yuvarlak içindeki saniye çubuğunun nasılda ortalığı karıştırdığını. Ben paramı akrebe yatırdım bu arada.

Bazı şeyler yolunda gitmiyorsa kapıyı açıp inmek gerek. Eğer hızlıysa "kaptan sağda!" diye bağırmak gerek. 2 durak önce in hiç farketmez. Nasılsa bir yolunu bulup varacaksındır inmek istediğin durağa. Arkadan başka bi' araba geliyor sende gördün değil mi?

Hayat tek bir arabada devam etmiyor. Bazen izin olmasa da U dönüşü yapmak gerekir. Sen istediğin kadar iyi bir sürücü ol. Karşındaki ehliyeti yeni aldıysa eğer işin bitmiş demektir.

Artık bu şarkıyı dinlemiyorum. Çünkü teyibim çalındı. Yalan atmıyorum ciddiyim. Gözlerinizin içine bakarak "yalan" atan insanlar gibi yapmıyorum. Adamlığınızı sorgulamıyorum. Maslov piramidinin en ucuna oturmanızı istiyorum. Görün iyi niyetimi artık! Sigaram bitti yine. Genelden salladık ama olsun. Sigarasızlık kötü bir şey.

Gözyaşların kurumadan gülmeye başla artık. Çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. Mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. Hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü..

Ya bu arada ben şarkının ismini unuttum kusura bakma.

Pazar, Ocak 8

Eastland İçin Yansın Sigaralar

Bir üçüncü dünya ülkesinde devam eden ve bir grup insana çıkar sağlarken öte yanda binlercesinin ölümüne sebep olan anlamsız bir savaşın hikayesidir. Gündemi yaratan ülkelerde bir insan hayatının değeri dillere destan edilirken "eastland" de sessizce yiten binlerce hayatın çığlığıdır.   
Sigaran var mı?