Salı, Nisan 19

Müsaadenle Uykunu Alıyorum



Ne olacak İstanbul'un trafik sorunu? Küresel ısınma sonucu suların altında kalacak mıyız? Marsta yaşam var mı? Makarnayı bu kadar güzel yapmayı nereden öğrendim? Öleceğimizi bildiğimiz bu dünyada bunca derdi çileyi hayatın merkezine koymak ayıp değil mi?.. Yine sıradan bir günün sabahında denize karşı ayaklarını uzatmış yatıyordu Asım. Kafasında bir dünya düşünce ve her dünyada ayrı bir belirsizlik. Böyledir Asım'ın moda sahil yatışları. 

"Bitmez bu dünyanın derdi!" diye söylenip doğruldu Asım. Dün akşamdan sardığı tütünlerden bir tane çıkarıp yaktı. "Yok olduğunu gördüğümüz şu duman gibi bizde yok olacağız madem, neden biraz rahatlamıyoruz? Sen yeşil gömlekli, sen de mavi tişörtlü, sen de dahilsin beyaz yaka! Sen de be üstü başı viran şehirlerin sokaklarını andıran, sakallarından hikayeler düşen adam! Biraz rahatlamaya hakkımız var!" deyip dumanı üzerilerine doğru savurdu. 

Neden sonra kalkıp bisikletine atladı ve yavaş yavaş sürmeye başladı. Asım'ın en büyük keyiflerinden biri de bisiklet sürerken sigara içmekti. Hayatı da böyleydi zaten. Ne kadar zıt şey varsa aynı anda yapmaya çalışıp, aynı oranda huzurlu olmaya çalışıyordu. Becerebildi mi bilinmez ama, denemedi sayılmaz. 

Asım iki elini de bırakmış bisikletini sürmeye devam ederken, ağacın altında düşüncelerini gölgelendiren bir kadın gördü. Hemen tuttu direksiyonu ve biraz uzağına park etti. Oturdu yere ve bir sigara yaktı. Güneş yeryüzüne kepenkini indirmiş evine yollanmıştı. Martılar keyif balıklarını yiyordu. Kedilerde değişen bir şey yok. Miskinliğe devam. 

Asım ayağa kalktı ve kadının yanına gitti. "Bu kadar moraliniz bozuk olduğuna göre ya işten atıldınız, ya da atılacağını öğrendiniz." dedi. Kadın garip bir bakış attıktan sonra, "Ona benzer bir şey işte, boş ver gitsin" deyip gözlerini karanlık denize doğru kilitledi. "Zaten boş vermesek nasıl yaşarız ki? Dediğin gibi boş ver!" dedi Asım ve o da gözlerini denizin karanlığına kilitledi.

Kadın bir sigara yakıp Asım'a "İçinde hangi adam konuşuyor?" diye sordu. Bu soru karşısında bir süre bekleyen Asım kadının elindeki sigarayı alıp bir nefes aldı ve "Kalbimi ve aklımı aynı anda yönetmiyorum. İçimde hangi adam konuşuyor inan bilmiyorum. Tek adam olmadığımı biliyorum o kadar!" dedi ve sigarayı uzattı. 

Kadın sigarayı söndürdükten sonra "Gitmem gerek, uykum geldi benim. Kendine dikkat et. Öyle Marsta hayat var mı? Sular yükselirse ne olacak gibi şeyleri düşünen yüz halinden de kurtul" deyip güldü. Asım kadının arkasından bir kaç saniye bakıp "Emin ol ne yaşarsan yaşa bu dünyadan kovulmadığın sürece hiçbir sıkıntı seni mahvetmeyi başaramayacak! Kendine inan! Vursan yumruğunu yere, dünyanın ekseni yerinden oynar! Hey yavrum be!" diye bağırdı. Kadın gözden kaybolunca Asım da bisikletine atlayıp evine geldi. 

Kapıyı açıp içeri girdi. Masanın başına oturdu ve Moda sahilde düşüncelerini gölgelendiren kadın için şu satırları yazdı. 

uykunu alıyorum müsaadenle 
gecenin gözlerini açıyorum senin için
esneyen gökyüzünü yatağından kaldırıyorum
söylenmeden geliyor yanımıza
yakıp bir sigara,
doğacak güneşe doğru üflüyor dumanını
uykunu alıyorum
marketten ekmek alırcasına alıyorum
öyle işte
ihtiyaçlar piramadine adını yazıyorum
öyle alıyorum işte
uykunu, gözlerine uyku girmeyenlere yolluyorum
senin uyumadığın gecelerde
insanlar biraz daha fazla uyuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder