Salı, Kasım 18

Racon


Kuyusu gözlerinse eğer bir damlacık suyun,
git gide tenleşiyorsa sıcağında avcunun,
pembeleşmiyorsa hala vicdanın ziyanıma,
boş yere rahmet olma çatlaklarına çölümün.
Ben hariç, yağmura ismin sayıklatmaz ölümün...
Deniz, tuzlu dudaklarıyla şehvet köpürse de,
gökle mavileşerek esseler de yokluğunu,
soğukluğuna sinmiş şu tatlı haytalığının
boynunda bir fahişenin dil izi olacağım,
nefesimi duman duman oradan soluyacağım...
Düşer gibi nostaljik bir İstanbul jargonundan,
göğsümde serinleyen galata esintisini,
serkeş fiyakama nezih bir meze farz edince,
ince abilerin dilince seveceğim seni,
üzeceğim, sevgi sokağında racon keseni...

1 yorum:

  1. Bir akşam vakti seninle... Benim parmaklarım gölge gölge vücut buluyor mum ışığında. Sen sigara içiyorsun. Saçların deniz oluyor duvarda, bir martı konduruyorum üstüne. Martı, bir buse alıp terk ediyor dalga dalga denizlerini. Sen sigara içiyorsun. Şekiller yapıyorsun dumanıyla. Ben hâlâ gölgelerimle oynuyorum. Bir yandan da demli ve şekersiz çayımı yudumluyorum. Sen sigaranın yanında kahve içiyorsun. Televizyon kapalı, telefonlar kayıp, müzikse sadece kafalarımızda çalandan ibaret. Sen sigara içiyorsun. Ben çayımı tazeliyorum...

    KAV
    :D

    YanıtlaSil