Kuyusu gözlerinse eğer bir damlacık suyun,
git gide
tenleşiyor sa sıcağında avcunun,
pembeleşmi yorsa hala vicdanın ziyanıma,
boş yere
rahmet olma çatlakları na çölümün.
Ben
hariç, yağmura ismin sayıklatma z ölümün...
Deniz,
tuzlu dudaklarıy la şehvet
köpürse de,
gökle
mavileşere k esseler de yokluğunu,
soğukluğun a sinmiş şu tatlı haytalığın ın
boynunda
bir fahişenin dil izi olacağım,
nefesimi
duman duman oradan soluyacağı m...
Düşer
gibi nostaljik bir İstanbul jargonunda n,
göğsümde
serinleyen galata esintisini ,
serkeş
fiyakama nezih bir meze farz edince,
ince
abilerin dilince seveceğim seni,
üzeceğim, sevgi sokağında racon keseni...
üzeceğim, sevgi sokağında racon keseni...
Bir akşam vakti seninle... Benim parmaklarım gölge gölge vücut buluyor mum ışığında. Sen sigara içiyorsun. Saçların deniz oluyor duvarda, bir martı konduruyorum üstüne. Martı, bir buse alıp terk ediyor dalga dalga denizlerini. Sen sigara içiyorsun. Şekiller yapıyorsun dumanıyla. Ben hâlâ gölgelerimle oynuyorum. Bir yandan da demli ve şekersiz çayımı yudumluyorum. Sen sigaranın yanında kahve içiyorsun. Televizyon kapalı, telefonlar kayıp, müzikse sadece kafalarımızda çalandan ibaret. Sen sigara içiyorsun. Ben çayımı tazeliyorum...
YanıtlaSilKAV
:D