Salı, Kasım 11

Bana Bir Bomba Verin Lütfen!



Rafet, günün yorgunluğunu sırtındaki küfesinde biriktirip eve girdiğinde saat 17 sularında yelkenlerini açmış bilinmezliğe doğru gidiyordu. Kendisi de bilinmeyen bir denklemdeki x ve y gibi soru işaretleriyle doluydu. Küfesini nefretle bırakıp, yatağa doğru uzandı. Hayatın mı acımasızlığı, yatağın eskimişliği mi, midesinin açlıktan eylem yaptığından mıdır nedir bilinmez uyuyamadı. Sigara yakıp tavanı izlemeye başladı. Bir süre sonra ayağa kalktı ve camın kenarına gelip dışarıyı seyre koyuldu.  Ufuk çizgisini lime lime doğramış gökdelenlere baktı ve küfür etti. Sonrasında içinden "Bu gökdelenlerin yapımında kaç aşık işçi hüznünü sıva yaptı? Kaç işçi hayallerine beton döktü?" diye sordu kendine.  

Neden sonra evin üzerine yüklediği kasvete daha fazla dayanamayıp dışarı çıktı. Şehrin kalabalığında seyrek adımlarla yalnızlığa karıştı. Elleri cebinde uzun süre sokaklarda dolaştı. Kafasındaki düşüncelere kendini kaptırdığı sırada, av malzemeleri satan bir dükkânın önüne geldi. Bir süre vitrinde duran malzemelere baktı ve içeri girdi. 

-Merhaba
-Buyur
-Bana bir bomba verin lütfen.
-Anlamadım?
-Bana bir bomba verin lütfen. Çok değil yanlış yere yapılan bir durağı patlatacak kadar. Bana bir bomba verin ki, yanlış yerde yapılan durakta bekleyen insanlar, boşu boşuna hayal kurmasın, patlatayım orayı. Lütfen. Hemen yadırgamayın. Ben bir katil değilim. Devletin yanlış yerde beklettiği insanların hayallerini düşünecek kadar iyi niyetliyim. Devlete başkaldıracak biri değilim. Yani belki. Yani birazcık iste. Sadece yanlış yerde kurulan hayalleri kurtaracak kadar. Yani demek istediğim şu, o durağı patlatırsam hayaller hak edilen durakta doğar ve güzel bir devrim baslar. Bilmiyorum işte. Bana birazcık bomba verin. Haydi! 
-Ne diyorsun kardeşim? Ne durağı, ne bombası?  

dedi av malzemeleri satan kişi kaşlarını çatarak. Gülümsedi Rafet. "Neden gülüyorsun kardeşim. Hasta mısın nesin? Kafamı buluyorsun benimle!” dedi. "Bayım sakin olun. Sinirlenmeyin. Siz kaşlarınızı çatıp bana kızınca ‘Niye Çattın Kaşlarını’ türküsü geldi aklıma. Neşet Ertaş’ın türküsü bilir misiniz? Belki Neşet Ertaş doğru durakta beklediği için yazabildi o türküyü. Ben o yanlış yere yapılan durağı patlatsam, insanlar doğru durakta bekleseler ve hayallerini otobüse bindirseler, belki bir Neşet Ertaş daha ortaya çıkar. Sizce de olur mu? Bu sebepten ötürü güldüm. Şimdi lütfen bana bomba verin." dedi Rafet. Sinir katsayısı hızla yükselen satıcı "Kardeşim bana ne insanların hayallerinden, yazacakları türkülerden. Bomba filan yok bende. İşin gücün yok mu senin? Çık git dışarı" dedi. 

Rafet hiçbir şey demeden çıktı dışarı. Elini cebine götürüp sigarasını çıkardı. İki adım attıktan sonra eliyle siper edip yaktı. Gökdelenler gözüne ilişti. Zemin katından başlayıp, son katına kadar süzdü yavaşça. İçinden "Bu gökdelenlerin yapımına kaç aşık işçi hüznünü sıva yaptı? Kaç işçi beton döktü hayallerine?" diye tekrar sordu kendine.   


2 yorum:

  1. Tebrikler çok başarılı buluyorum sayfanızı paylaşımlarınızın devamını merak ile bekliyorum kolay gelsin

    YanıtlaSil