O çayının yarısına, ben kolamın sonuna gelmiştim. Birbirini kovalayan dakikaların ardından, o kudretli ağzından düşünme kelimesi fırlayıverdi. Düşünmeden kolamın sonunu getirdim bende. Ağzımı sildim ve bir sigara yaktım.
Her şey benden bağımsız hareket ediyordu. Herkes bayraklarını birbir dikiyordu hücrelerime. Ben sigarama devam ediyordum. O ise, birliklerini birbir çekiyordu bedenimden.
Çayını hala bitirmemişti. Yüzü gibi olmuştu çay. Buz gibi. Garson akbaba gibi dolanıyordu etrafımızda. Güven deposu taşmak üzereyken, bir çay daha kakalamak için geldi yanımıza. İstemedik.
Düşünmüyordum. Sigaramı küllüğe bastım. "Gidiyorum" dedim. Hiçbir şey demedi. Lügatında bana yer yoktu. Kalktım masadan hiçbir şey demeden. Beynimi sandalyeye bıraktım. Sağa döndüm ve yeni bir başlangıca start verdim. Her adımda beynim yeniden doğuyordu. İyi de oluyordu. Ve her zamanki şey oldu. Midem beynimin temellerini atıyordu. İlk tuğlayı da döner yerken koyuyorduk, cebimizdeki sigaranın verdiği rahatlık duygusuyla.
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder