İğrenç bir yayının ardından evime koşarak geldim
ve hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım
nükleer bombaların dansını izlemiş gibiydim
Tanrım, dedim, gitmeliyim buradan!
bisikletime atlayıp anlamsız bir parktan
Moda Sahili'ne bir misket gibi süzüldüm
sarhoşlar, piçler ve güzel kadınlar vardı
bisikletimi park ettim ve battaniyemi
çimlerin koynuna doğru serdim
gecenin sonuna dek adını sormadığım bir kadın geldi
oturabilir miyim, dedi
elbette, dedim, otur!
saçları samba yapan dansçılar gibi cezbediciydi
sabaha kadar konuştu
ve ben de sanat filmi sıkıcılığında dinledim
gecenin sonunda anlamını yitirmiş kelimeleri andıran
bir odada buldum kendimi
kedin var mı? diye sordum ve can alıcı bir cevap aldım, hayır!
o an dünya yörüngesinden çıkmalıydı
ya da katiller hakkında şiirler yazmalıydık
gerçekten kedin yok mu? dedim
saçlarını toplayıp bir sigara yaktı
ve
kedim yok, dedi gülerek
beni şu an, sigaranı söndürmeden vurmalısın tatlım, dedim
anlamadığı çok belliydi
koşarak evden çıktım
bir çorbacıya gidip sert bir çorba sipariş ettim
ve bir güzel içtim
sonrasında eve doğru yol aldım
marullarını satamayan yorgun bir manav sahibi gibiydim
kapıyı açtım ve nükleer resitalin tüm hızıyla devam ettiğini gördüm
Tanrım, diye haykırdım saat 07:52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder