-Evet, gidiyorum.
-Nereye?
-Bir sinek kanadı beni nereye götürecekse.
-Gidiyorsun demek?
-Evet
-Peki.
Dedi ve uzaklaştı oradan adam. Sigara yaktı önce. Kibritin daha geleneksel bir yapıya sahip olduğunu ve çakmaklara karşı savunulmasını gerektiğini düşünürdü. Çünkü çakmağın, hiçbir zaman kükürtün kokusunu veremeyeceğini biliyordu. Çünkü giden kadının çantasında hep bir kibrit olduğunu ve kokusunu sevdiğini biliyordu. Aslında hiçbir şeyin, sosyolojik, ekonomik ya da kültürel oluşu önemli değildi. Çünkü O seviyordu. Evet O. Belki sevmiyordu. Ama O'nun sevebileceği ihtimali olan her şeyin bir önem taşıdığını biliyordu. Evet adam düşünüyordu, seviyordu, özlüyordu... Ama o gidiyordu. Evet gidiyordu.
Bir sineğin kanadında yapılan yolculukların sonu neye varır bilinmez. Bilinmeyen birçok şeyin olduğunu bilen o adamın bildiği bir şey vardı ki, sahile gelip "Git bakalım. Bir sineğin kanadında, gideleceğin yere kadar git. Bilmezsin ki sen! Sen nereden bileceksin? Gitmek nedir? Nereden bileceksin! Bakma o ahlaksız ve sığ düşünen edebiyat öğretemeninin 'Gitmek eylemi bir yerden başka bir yere ulaşmaktır.' dediğine. O öğretmen bozuntusu nereden bilecek? Gitmek zor şeydir saçları omuzlarını yalayan, gözleri dünyanın 7 Harikasıyla dalga geçen, yanakları bütün yumuşak, iyi huylu şeylerden daha yumuşak olan kadın. Gitmek zor şeydir. Gitmek eyleminin satır aralarında, öldürülen hayaller, katledilen inançlar, mahvedilen hayatlar, soykırıma uğrayan gülümsemeler vardır. Gidiyorsun demek? Gidiyorsun." diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Gönülden çıkmayan söz, hiçbir gönle hitap etmez, herkes bilir bunu. Öyle olacak ki, martılar nağmeli ve acıklı ses tonuyla göğün kulaklarını inletirken, dalgalar kıyının göbeğini delmeye yeltendi. Rüzgarın etkisiyle, insanların saçları başkaldırı tangosu yapmya başladı ve daha bir sürü şey.
-Gidiyor demek ha?
-Evet.
-Nereye?
-Bir sineğin kanadı onu nereye götürecekse.
-Ama gitmek çok...
-Sus! Gitmek kötü bir şey. O'nun bilemeyeceği kadar.
...